top of page

GÖLGEDE VERİLEN EĞİTİM(!)

  • Yazarın fotoğrafı: M NARMAN
    M NARMAN
  • 4 gün önce
  • 2 dakikada okunur

"Sadece" ders kıtabı okutmak, not aldırmak ve fotokopi dağıtmak; tarihin ilk okullarının görüldüğü Sümerler (gün doğumundan batımına okulda bu işi yapıyorlardı) ve Babillilerden kalma bir yöntem. Sürecin bir parçası olmak zorunda evet ama sürecin kendisi olamaz. Günümüzden 4000 - 3800 yıl önceki şekille eğitim vermeye devam edemeyiz.


Günün ilk ışıklarıyla birlikte bir sınıfa girin. Masalar hizalanmış, tahta silinmiş, öğretmen masasının üstünde üst üste dizilmiş ders kitapları… Her şey muntazam. Ama tam da bu düzenin içinde körelmeye başlayan bir şey var: insanın düşünme gücü.


Binlerce yıl önce Sümerler’ in “Edubba” adını verdikleri okullarda, öğrenciler gün doğumundan batımına dek çivi yazısı öğrenir, ezber yapar ve hata yapmamaya odaklanırdı. Babil’de de durum farklı değildi. Eğitim, disiplinli bir tekrar, kalıplı bilgi aktarımı ve sorgulamaya kapalı bir düzen demekti. Aradan 4000 yıl geçti, ama o sınıfın içinden çıkan birey hâlâ aynı: not tutan, ezberleyen, susan (ya da böyle istenen).


Bugün sadece ders kitabı okutmak, not aldırmak, fotokopi dağıtmak; öğretmenliği bir içerik sunumuna indirgeyen bir refleks anlayışı hâlâ sürüyor. Oysa bu yöntem sadece öğretmeyi değil, öğrencinin insan olarak gelişimini de sekteye uğratıyor. Bu şekilde devam eden eğitim sistemleri, düşünmenin değil, itaatin ödüllendirildiği, duyguların değil, kuralların ön planda tutulduğu bireyler yetiştiriyor.

Zihinler dar kalıplara sıkışıyor. Her gün, aynı saatlerde çalan zil sesiyle başlıyorlar güne. Her sınıf, aynı müfredatın fotokopisi. Sanki bir fabrikada üretim bandındayız; biri okuyor, diğeri yazıyor, üçüncüsü başını sallıyor. Hiçbiri düşünmüyor. Yaratıcılık mı? O başka bir dersin konusu bile değil.

Bu ortamda büyüyen birey, zamanla dünyayı sorgulamayı bırakıyor. Ezberlenmiş bilgilerin arkasına saklanıyor. Onun için başarı, sınavdan aldığı puan; doğru, öğretmenin tahtaya yazdığı cümle oluyor. Zamanla duyarsızlaşıyor. Bir arkadaşı ağladığında ne yapacağını bilemiyor çünkü sınıf kitabında bunun cevabı yok. Bir toplumsal haksızlık gördüğünde susuyor çünkü ona sadece “doğru cevabı işaretlemesi” öğretildi.

Oysa insan, sadece bilgiyle değil, duygu, sezgi ve etik değerlerle de büyür. Bu nedenle eğitim, sadece bir içerik aktarımı değil; bir yolculuktur. Sınıf, dört duvardan ibaret değil; içinde cesaretin, merakın, başarısızlıktan öğrenmenin dolaştığı canlı bir alandır.


Günümüzden 4000 yıl önce kullanılan yöntemlerle eğitim vermek, bugünün çocuklarını geçmişin zincirlerine bağlamaktır. Artık ezberi bırakmalı, çocukların ellerine sadece kitap değil, hayal gücünü de tutuşturmalıyız. Onlara sadece cevapları değil, soruları da öğretmeliyiz. Ve belki o zaman, sınıflar gerçekten öğrenmenin ve insan olmanın sahnesi olabilir.


Ali NARMAN

Sosyal Bilgiler Öğretmeni

(Sitedeki tüm makaleler noter onaylı şahsi tescilli yazılardır. Atıf yaparak, kaynak göstererek kullanabilirsiniz)

Comments


Featured Posts
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Recent Posts
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • Google Classic
Bilgi Al

iletişim, Öneri ve Katkı İçin:


Email : narman35@gmail.com

 

Ali Narman Eğitim İçerikleri

Sosyal Medyadan Takip Et

İçeriklere daha kolay ulaşmak için sosyal medyadan takip et!

  • Instagram
  • Youtube
bottom of page